Zaman geçtikçe, Zübeyde abla daha da hızlanmaya başladığında, ben de ona eşlik etmek için harekete geçtim. İkimiz de coşkunun sarhoşluğunda inlemeye başladık. Zübeyde abla titremeye başladı, kasılmalarla kendini kaybetti. Yarrağımı sıkıca kavrayarak hapsediyordu. Üzerime çöktü, çığlık ve inlemelerle orgazmın doruklarına çıktı. Sesleri komşular bile duyabilirdi, ama bize aldırmıyordu. Zübeyde'nin hâkimiyeti altında başım dönüyordu, baygınlık hissi kapladı beni. Ayhan hızlandıkça, içime daha da derinlere iniyordu. Yarrağımdan geri çekmeden her noktaya dokunuyor, hızlı bir şekilde içeri girip çıkıyor, belimi ve kalçalarımı bastırarak bana şiddetle çarpıyordu. "Ne yapıyorsun?" diye sorduğumu hatırlıyorum. "Boşalıyorum!" diyerek bana doğru sarıldı ve bedenime sıkıca bastırdı. Sonra şiddetli bir yanma hissiyle boşalmaya başladı... Üzerimden kalktıktan sonra yatak odasına gidip anahtar deliğinden baktım. Tahminim doğru çıkmıştı. Kutuyu iç çamaşırlarının olduğu göze güzelce saklamıştı. Oturma odasına dönerken kapı çaldı. Kapıya yakın olduğum için açtım. Annem beni görünce şaşırdı ve "Hayırdır oğlum? Hastalanmış mısın? Niye işe gitmedin?" diye sordu. "Başım ağrıyordu, izin aldım. Seninle ilgili bir konu mu var?" dedim.